Salı, Temmuz 19, 2022

CEMİL'İ GÜLDÜREN ADAM / JAİRZİNHO - PELE - TOSTAO VE MEXİCO 70 / VE DE KURTULUŞ SPOR

 



" Cemil, yeter Cemiiil ! " diye bağırdı adam aniden. Herkes gibi o da ayaktaydı ve sesinin güçlü çıkması için her iki avucunu ağzının kenarlarına siper etmişti.
Bu seslenişi, açık tribünde adamın çevresindeki herkes duyduğu gibi o sırada Sivasspor kalesine doğru topu koşturmakta olan Cemil de duydu. Bir an durakladı Cemil. Sonra göz ucuyla sesin geldiği tribüne baktı. Zaten tribüne çok yakın bir yerde, sahayı sınırlayan çizginin üzerindeydi neredeyse. Ve ağız dolusu gülümsedi Cemil yeşil sahanın içinden, ikindi güneşi altında.
Bütün bunlar birkaç saniye içerisinde yaşandı. Ama etkisi çok büyük oldu. Tribünün o kısmında bulunan seyirciler Cemil'in kendilerine doğru gülümsemesinden çok mutlu oldular. "Gülüyo lan, gülüyo, valla lan gülüyo" diye sevinçle bağırıştılar. Ve hem Cemil'i, hem de Cemil'i Güldüren Adam'ı alkışladılar.
O sırada açık tribünde, Cemil'i Güldüren Adam'ın yanında ayakta maçı izliyordum. Gözlerinin yaşardığını hissettim adamın. Boğazının düğümlendiğini de. Görmeme gerek yoktu ki.. Hissetmiştim işte .. Başka kimse de göremez ve hissedemezdi bunları zaten..
Bilirsiniz .. İnsanın olduğu her yerdedir aşk !
İnsanın yapışık ikizi gibidir.
Bazen insan, bu ikizini fark etmeden yaşar. Bilmez aşık olduğunu, sevdiğini sanmaktadır o yalnızca.
Oysaki; ruh, kalp ve beyin üçlüsü onay verdi mi bir kez, sevgi eşiğini aşıp bedende soluk alıp vermeye başlar aşk !
Ve bu yapışık ikizlerden henüz sırrı çözülmemiş olanı, damarlarından bir yol bulup kanına karışarak besler insanı.
Sevginin ulaştığı zirve değil midir zaten bu sihirli duygu..
Üstelik yaşam yolculuğunda insan değiştikçe, kılıktan kılığa giriyor aşk da.
Sadece bir kadına ya da erkeğe yönelmekle yetinmiyor, yaşamda herhangi bir şeye duyulan sevgi, zamanla aşka evrilebiliyor..
Futbol aşkı da böyle bir şey ! Sevgi ötesi ..!
Cemil'i Güldüren Adam'ın bir an yutkunmasını engelleyen, eğer kirpikleri kendiliğinden kırpışıp tutmasa ortalığa saçılacak olan gözyaşları da bu aşka dahildi..
Fenerbahçe'nin efsane futbolcusu Cemil Turan'ın kendisini güldüren adama gülümsemesi, Fenerbahçe'nin bu aşka verdiği karşılıktı..
1973 yılının bir sonbahar gününde, Sivas 4 Eylül Stadı'nda, adamın sarı lacivert sevgisi ete kemiğe bürünmüş, Fenerbahçe aşkı Cemil Turan'ın gülümsemesinde karşılık bulmuştu..
Ve ben, 15 yaşımın çocukluğuyla, bu eşsiz aşkın sanki 1907'den bu yana en büyük tanığıydım..
Aslında, milyonlarca insan gibi ben de bu aşkın bir tarafıydım. Fenerbahçe'yi ilk kez izliyordum o gün ve benim aşkım da o statta vücut buluyordu..
Adamın, neden " Cemil, yeter Cemiiil ! " diye bağırdığına gelince..
Ulaşımın ve iletişimin sınırlı olduğu, televizyonun ve internetin çoğunluk tarafından belki adının bile bilinmediği bir zamanda, Fenerbahçe takımı özel maçlar yapmak için bir Anadolu Turnesi'ne çıkmıştı. Önce Erzurum'da Erzurumspor ile oynayan Fenerbahçe, şimdi de Sivas 4 Eylül Stadı'nda idi. Bu özel maçı Fenerbahçe 3-1 kazanmıştı ve gollerin birini "Bay Gol" lakaplı Osman Arpacıoğlu, ikisini ise Cemil Turan atmıştı. İşte, Cemil'i Güldüren Adam, onun ikinci golünden sonra tribünden "Cemil, yeter Cemiiil ! "diye bağırarak seslenmişti ona.. Ondan sonra da maçta başka gol olmamıştı. Belki de kendisini güldüren adamın, bir Fenerbahçe aşığının çağrısına uymuştu Cemil, başkaca gol atmamıştı o maçta. Kim bilebilir ki ...!
Cemil'i Güldüren Adam, Fenerbahçe sevdasının tohumlarını ekti yüreğime, taa çocukluğumda.. O Fenerbahçe'yi sevdikçe, ben de sevdim. Birlikte güldürdü Fenerbahçe bizi, birlikte ağlattı.. Mutluluklarımız, üzüntülerimiz ortaktı. Gün geldi küstüm aşkıma, vazgeçecek oldum sevmekten Fenerbahçe'yi, başarısızlıklarına kırıldım, sitem ettim.. Sonra, utandım Cemil'i Güldüren Adam'dan, çünkü onun aşkı benimkinden üstündü. O, Fenerbahçe'yi koşulsuz seviyordu..
Öğrendim ondan, evet öğrendim ve hiç unutmadım, sevgi koşulsuz olmalıydı.. "Ama", denilerek aşk olmazdı..! Cemil'i Güldüren Adam, Canım Babam, Fenerbahçe üzerinden muhteşem bir yaşam tecrübesi armağan etmişti bana. Ve ben hala sevdim mi, koşulsuz seviyorum.. Yaşamda sevdiğim hiçbir şeyi bir koşula bağlamıyorum, her şeyden bağımsız, sadece seviyorum..
Her neyse.. İçimdeki futbol aşkını alevlendiren olay, 1970 yılında Meksika'da düzenlenen Dünya Kupası oldu. "Mexico/70" yani. O sırada sadece 12 yaşındayım. Çocuk işte. O zamanlar, bilgi çağından çok uzaktayız. Daha doğrusu bilgi şimdiki gibi ışık hızıyla yayılmıyor. Dünya Kupası nedir, nasıl bir organizasyondur, Meksika neresi, Brezilya'nın efsane futbolcuları kimler, daha önce hangi ülkeler şampiyon oldu, şimdi kim olacak, falan filan.. Zaten televizyon yok, şimdiki gibi internet yok, sadece radyo ve gazeteler var. Maçlar oynanıyor, günler haftalar sonra sonuçlarını bir gazete parçasından öğreniyoruz. Radyoda maç yayını zaten yok. Ama bir fotoğraf var ki..! Her şeyin özeti. Görmesek de olur Mexico/70'i. O yılın dünya şampiyonu Brezilya'nın efsane forveti Jairzinho, Pele, Tostao'nun unutulmaz bir gol sevinci..! Yazıma ekledim fotoğrafı. Yıllarca, yıllarca bu fotoğraf hafızamdan hiç silinmedi. İçimdeki futbol aşkını büyüten yıldı 1970 ve Mexico/70 Dünya Kupası..
Almus'ta en son rahmetli Kadir Çavuş'un evinde oturmuştuk. Altında, Üzeyir Amca'nın kahvehanesi vardı. Üst kattaki evimizin yola bakan penceresinden eski cami ve onun bahçe duvarları içindeki vişne ağaçları gözükürdü. Ahh ! Almus'un vişne ağaçları..! Ne çok sevdim ben sizi bilseniz.. Şimdi de, nerede bir vişne ağacı görsem, meyvelerinizin o buruk tadıyla, ellerimde ve dudaklarımla bıraktığınız kırmızı lekelerle içimden gelip geçersiniz, şarkıdaki gibi..
İşte, sözünü ettiğim o caminin arkasında çok geniş bir alan vardı. Şimdi orada, sanırım yeni cami, hükümet binası ve betonarme başka binalar var. O zamanlar, bomboş bir bir alan olan bu yerde, 31/Mart/1972 Kızıldere Olayları'nda helikopterlerin inişini ve Nato Hıdır'ın unutulmaz nutkunu belki bir başka yazımda anlatabilirim. Ha ! Ne diyordum. Kurtuluş Spor'dan söz edecektim aslında. Fotoğrafa bakarsanız, futbol takımından daha çok bir basketbol takımına benziyor değil mi, beş kişilik kadrosuyla..!
Ama bence, Brezilya'nın unutulmaz üçlüsü Jairzinho, Pele ve Tostao'yu boş verin siz. Kurtuluş Spor'un efsane kadrosuna bakın; "Ayaktakiler soldan sağa; Hüsnü Yıldırım, Bayram Ali Yavaş, İzzet Oğuz / Oturanlar; İbrahim Ethem Dikmen, Osman Yıldırım" ..
Eğer Almus'a yolunuz düşerse, Türkiye Elektrik Kurumu Lojmanları'nın tenis kortunda, göl kenarındaki bir çayırlıkta ya da Almus Sokakları'nın birinde, kan ter içinde bir naylon topun peşinde koşarken görebilirsiniz onları..
Bana gelince; Mazi Kalbimde Yaradır .. !

( Ekim / 2021, İzmit )


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

SEN YAŞTAYIM

İNSANIN MAVİSİ

  Bu sabah deniz, kendimin "Di'li geçmiş zaman"ı. Bir vakit bendeki mavinin solmamış hali. Çocukça güldüren, aşkça ürperten, b...