Perşembe, Ocak 09, 2014




YOLUN YARISI
“Yaşam yolumuzun ortasında
Karanlık bir ormanda buldum kendimi,
Çünkü doğru yol yitmişti”

Şiir tarihinde bir benzeri olmayan ve Dünya Edebiyatı’nın başyapıtlarından biri olan İlahi Komedya’sına (Divina Commedia) bu dizelerle başlar Dante Alighieri.
Dünya’nın tanıdığı bu İtalyan şaire göre; insan yaşamı en yüksek noktası “otuzbeş yaş” olan bir yay çizer.
Ve hesaba göre de; İlahi Komedya’da anlattığı fantastik geziye başladığında yolun yarısındadır henüz O.
Ne yazık ki bu hesabında yanılan Dante, yolun sonuna genç sayılabilecek bir yaşta, (56) yaşında ulaşacak ve yaşam defterini kapatacaktır.
Yolun yarısını böyle tahmin eden veya böyle olmasını uman bizden biride vardır aslında.
Yüzyıllar sonra Dante’ye öykünen şairimiz Cahit Sıtkı Tarancı’da;
“Yaş otuzbeş/ yolun yarısı eder /Dante gibi ortasındayız ömrün” derken, yolun sonuna çok yakındır aslında.
O’da oldukça genç bir yaşta, henüz (46) yaşında göçüp gidecektir bu dünyadan.
Yaşam yolculuklarının bir dönemecinde, aniden karşılarına çıkan kendi çıkmaz sokaklarının karanlığında kaybolan Dante ve Tarancı gerçekten öldüler mi dersiniz?
Ya da şöyle soralım; Divina Commedia yüzyıllardır yaşamakta iken Dante ölmüş olabilir mi?
Eğer, “cehennem-araf-cennet” üçlemesi ve (14.233) dizeden oluşan bu muhteşem eser unutulmuşsa, ancak o zaman Dante ölmüş demektir.
Bırakın Dante’yi, Beatrice’in öldüğünü de kimse söyleyemez aslında.
Kim mi Beatrice?
Dante’nin sevdiği kadındır O.
O’na duyduğu sevgi yüreğinden hiç silinmemiş, yaşamının en zor ve karamsar dönemlerinde Dante hep bu sevgiye sığınmıştır.
Şairin, ömrü boyunca büyük bir tutkuyla bağlandığı ve düşünce dünyasını da yönlendiren Beatrice, bu düşsel yolculukta O’na eşlik ettiğine göre ölmemiş demektir.
Dante, Beatrice ve İlahi Komedya hep birlikte, insanlığın edebiyat dünyasında yaşamaya ve var olmaya devam ediyorlar.
Ve bu hep böyle olacak kuşkusuz.
Ya Cahit Sıtkı’ya ne demeli?
“Memleket İsterim.. Gün Eksilmesin Penceremden.. Desem ki.. Abbas.. Serenad.. Gençlik Böyledir İşte.. İlk Aşk..”
Ve hepimizin ezbere bildiği, daha nice şiirleri.
Ayrıca; “Otuzbeş Yaş”, “Ömrümde Sükut”, “Düşten Güzel”, “Sonrası” şiir kitapları.
Şiirlerinde yaşama sevinci ve ölüm temalarına yer veren, dizelerinde ölümün üstüne giden, ayrıca yitik aşklar, mutlu sevdalar, yalnızlık, yaşadığı bohem hayatın buruklukları, çocukluk özlemini de şiirlerine konu eden Tarancı ölmüş olabilir mi?
Hiç sanmıyorum.
“Kapımı çalıp durma ölüm,
Açmam;
Ben ölecek adam değilim”
diyen usta şairin öldüğüne kim inanabilir ki?
Cahit Sıtkı’da tıpkı Dante ve diğerleri gibi ölümsüzlüğün beşiğinde sonsuza kadar sallanmaya devam edecek elbette.
Ya biz yaşam yolculuğumuzun neresindeyiz, biliyor muyuz?
Kendi zamanımızın hangi boyutunda, her birimize ait yolculukların hangi dönemecindeyiz kim bilir?
Çoğu zaman nasıl geçtiğinin farkında olamadığımız ve adına “hayat” denen bu yolculuğun istasyonlarını bir bir geride bırakıp bilinen sona doğru yol alıyoruz hiç kuşkusuz.
İnsan olmanın erdemiyle birlikte bize bahşedilmiş muhteşem bir armağan olan “hayat”tan söz ediyorum elbette.
Şimdi bizim olan “O”, zamanı geldiğinde geri istenip, alınacaktır bizden.
O zaman yaşam yolculuğumuzu tamamladıktan sonra da yaşamak için bir şeyler yapmalıyız değil mi?
Tabi ki, her birimiz birer Dante ya da Tarancı olacak değiliz.
Onlar gibi yüzyıllarca, belki de dünya durdukça yaşayacak eserler bırakmamızda mümkün değil elbette.
Bu yüzden belki sonsuza kadar yaşamamız mümkün olmayacak ama yine de yapabileceğimiz şeyler var bu konuda, ne dersiniz?
Her şeyi severek başlayabiliriz ve ilk adımı böylece atabiliriz sanırım.
İnsanları, kendimizi, doğayı, dünyayı, yaşamı, yani her şeyi sevmek mümkün ve mutluluğa giden yolun başlangıcı da bu bence.
Mutlu olduğumuzda çevremizi de mutlu edeceğimiz, pozitif duruşumuzla birlikte yaşam yolculuğumuzun sonunda “iyi insan” olarak anılacağımız da o kadar açık ki.
O zaman, takvimdeki rakamlara takılıp kalmayalım derim ben.
Bırakalım her birimizin celladı olan zaman kendi sonsuzluğuyla baş başa kalsın.
Biz yüreğimizin peşinden gidelim, yaşam yolculuğumuzu sevgiyle ve bize bahşedilmiş insani değerleri doyasıya yaşayarak bitirelim.
Sonrasındaysa; varsın olsun, her birimiz birer Dante ya da Tarancı olmayalım.

(Eylül/2012, İstanbul)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

SEN YAŞTAYIM

İNSANIN MAVİSİ

  Bu sabah deniz, kendimin "Di'li geçmiş zaman"ı. Bir vakit bendeki mavinin solmamış hali. Çocukça güldüren, aşkça ürperten, b...