Çarşamba, Mart 04, 2009

Neden yağmadın söyle kar?

Özgün adı “Tombe la neige” idi. Ya da rahmetli Fecri EBCİOĞLU’nun yazdığı sözlerle ve bildiğimiz adıyla “Her yerde kar var..”
Kırklı yaşların son basamağını çıkmakta olan benim kuşağım çok iyi hatırlayacaktır onları. Salvatore ADAMO’yu, Fecri EBCİOĞLU’nu ve “Her yerde kar var”ı.
Bizden biriydi aslında Adamo. Bizim dilimizle şarkılar söylüyordu 60’lı yıllarda ülkemizde. Hem ismini telaffuz etmekte kolaydı Sicilyalı bu şarkıcının. Bizim dilimizle, aşkı anlatıyordu bize. Kırık dökük, bozuk aksanlı Türkçesiyle yüreğimizin derinliklerinde fırtınalar estiriyordu. Zaten düzgün bir telaffuzla söylese şarkılarını belki bu kadar sevemezdik O’nu. Söylerken kelimeleri yumuşatmalı, yuvarlamalıydı, tuhaf ve hoş bir Türkçeyle söylemeliydi şarkılarını. “Bak, ecnebi ama Türkçe şarkı söylüyor” dedirtmeliydi bize o yıllarda, gönüllerimizi fethetmeliydi..
Kısa sürede dünya çapında bir star haline gelmişti Adamo. Kariyeri boyunca sayısız dile çevrilmişti şarkıları. Sadece “Tombe la Neige” dünyanın çeşitli ülkelerinde sayısı 500'ü geçen şarkıcı tarafından yeniden kaydedilmiş, plaklarıysa milyonları bulan satış başarısına ulaşmıştı.
Ya Fecri EBCİOĞLU.. Aynı dönemde Türk pop’unu yaratan müzik adamlarından biriydi. Yabancı şarkı melodilerine yazdığı Türkçe sözlerle tanırdık O’nu. Birde siyah-beyaz fotoğraflarından ya da tek kanallı televizyon ekranındaki top sakallı görüntüsünden.
Bakın kendinize ya da çevrenize. Hangimiz mırıldanmadık onun yazdığı Türkçe sözlerle yabancı melodileri yaşamımızın değişik dönemlerinde? Çocukluğumuzda, öğrenciliğimizde, aşık olduğumuzda, evlendiğimizde ya da yaşlandığımızda..
Dersler çıkardık kendimize bu sözlerden. Aşkın da ahlaklı olması gerektiğini, saygı gösterilecek nice değerler olduğunu bir kez daha anladık. Üstündü arkadaşlık, aşktan. Arkadaşımızın sevdiğine aynı duygularla yaklaşmamanın erdemi anlatılıyordu bize. Mırıldandık, çaresizce..
“Hakkım yok seni sevmeye,
Çıktın karşıma ne diye,
Sen başkasının malısın,
Kalbim bunu nerden anlasın,
Unutmam lazım çünkü sen,
Arkadaşımın aşkısın..”
Ya da “iki yabancı” ile romantizmin doruklarında savrulduk..
“Gece karanlık eller birleşmiş,
Gece karanlık kalpler sözleşmiş,
İki yabancı tanışmışlar böyle..
Yıldızlar şahit olmuş bu aşka,
Mehtap demiş ki gece aşk başka,
Yabancılara yapmış birde şaka..”
Ya dönmeyen sevgiliye yapılan o güzel çağrıya ne demeli?
“Atlı karınca dönüyor dönüyor,
Dünya durmadan dönüyor dönüyor,
Yalnız dönmeyen bana sensin,
Bekliyorum hep sen neredesin..
Çiçekler güneşe dönüyor dönüyor,
Dünya durmadan dönüyor dönüyor,
Yalnız dönmeyen bana sensin,
Bekliyorum hep sen neredesin..”
Daha niceleri.. Her birinin içinde kendimizden bir parça bulduğumuz, sevdiğimiz, kanıksadığımız, bizim olan nice şarkı, şarkı sözü..
Kim bilir ilk nerede ve nasıl dinledim “Her yerde kar var”ı? Belki, kız kardeşimin “Radyomuzun markası Royal’dır Royal, pili bittiğinde babam ona pil koyar” diye üstüne şiirler yazdığı kırk yıl öncesi evimizin değerli eşyası o tahta kutuda mı, yoksa cızırtılı bir kırkbeşlikte mi, ya da çocukluğumun geçtiği ilçedeki “Hıdır’ın Sineması”nda izlediğim siyah-beyaz Türk filmlerinin birinde fon müziği olarak mı dinledim “Her yerde kar var”ı? Hatırlayamıyorum..
Birkaç gün önce, elektronik posta kutumu açtığımda beni savunmasız yakaladılar üçü birlikte.. Adamo, Fecri ve “Her yerde kar var..” Orada duruyorlarmış, fark edemedim. Uzun yıllar ötesinden uçup gelen, ucu zehirli bir ok gibi yüreğime saplandılar derin bir acıyla..
“Her yerde kar var..”
Fecri EBCİOĞLU’nun yabancı bir melodi için yazdığı en güzel sözlerdir bence bunlar. Temiz ve saf aşkı düşündürür insana. Bembeyazdır her şey. Tüm dünya..
Dinleyin isterseniz. Adamo ve Fecri Ebcioğlu birlikte nasıl sitem etmektedirler “kar”a.
İki kafadara göre, her yerde kar vardır o sırada. Bir de, gelmesi beklenen sevgili. Karda yürümenin zor olduğunu kabul ederler ama bir yandan da bu sevgiliye ait izleri görmektedirler sanki karlar üstünde. Zaten gelirse eğer sevgili, işte aşk budur. Öylesine yağmaktadır ki kar, bizimkiler “yağma kar dur artık ” diye yalvarırlar. Ama aldırış etmez bu feryada kar, devam eder yağmaya. Adeta donmuştur Fecri’nin ve Adamo’nun kalpleri soğuktan. Bu defa son bir gayretle “Yağma dedim, dur” diye inlerler. “Yağma! Belki gelir sevgilim.” Şarkının son dörtlüğünde her şey bitmiştir artık. Gelememiştir beklenen sevgili “kar” yüzünden.
Kabul ederler gerçeği ve birlikte söylerler;
“Karda zordur yürümek,
Anladım gelmeyecek,
Dünya oldu bana dar,
NEDEN YAĞDIN SÖYLE KAR”

Eğer yaşıyorsa, şimdi 60’lı yaşların ortalarında olmalı Adamo..
O güzel sözlerin yazarı Fecri EBCİOĞLU ise çoktan göçüp gitti bu dünyadan..
Ancak, benim asıl takıldığım “kar”a ne olduğu?
Küresel ısınma muhabbetlerine girmeyeceğim.
Ne güzel ve çok yağardı kar. Hele çocukluğumuzda. Lapa lapa yağardı. Beyaza boyardı, temizlerdi dünyayı. Uçsuz bucaksız, sonsuz bir beyazlıktı diz boyu ya da daha fazla.
Yağardı, yağardı hep. Dağlara, tepelere, vadilere, ovalara, ırmaklara, evlere, bahçelere, ağaçlara, saçaklara, damlara, her yere yağardı kar. Saçlarımızın üzerine beyaz şapkalar kondururdu. Ayakkabılarımızın içini silme doldururdu. Kızartırdı burunlarımızı. Morartırdı ayaklarımızı. Kapardı yolları, aç bırakırdı kuşları.
Kimi zaman bir kardan adama dönüşürdü çocukluğumuzun “kar”ı. Annemize yakalanma pahasına mutfaktan aşırdığımız havuçtan burnuyla. Ya da caka satardı, eşi Hatice teyzeden yalvar yakar aldığımız Tahrirat Katibi Sefer amcanın eski fötr şapkasıyla. Bazen de bir silaha dönüşürdü çocukluğumuzun “kar”ı. Sınıflar arası kartopu savaşlarında içi hınzırca taş doldurulmuş.
Yaşamlar değişirdi karla birlikte evlerimizde. Atkılar, eldivenler, kazaklar hazırlanırdı çok öncesinden. Odun sobasının üstündeki ıhlamur demliğinin neşeli şarkıları büyükannelerimizin masallarına eşlik ederdi akşamları. Hayat Bilgisi kitabımızın dördüncü ünitesinin resmindeki gibi sobanın hemen kenarında bol tüylü bir kedi yatardı pervasız, mırıl mırıl.. Kestaneler, mısırlar patlatılırdı. Buğulu camlar ardından bembeyaz dünyaya bakılırdı.
Ne güzeldi beyaz rengiyle kar. Zamanında gelirdi. Bekletmezdi hiç. Gitmesini de bilirdi zamanı geldiğinde.
Gerçekten, “her yerde kar var"dı bir zamanlar..
Ya şimdi?
“Her yerde kar yok” artık..
Şiirler, öyküler, yazılar, şarkılar, resimler, kısacası yaşam hep yarım yamalak, tatsız ve eksik kar olmayınca..
Bir zamanlar Adamo vardı..
Fecri EBCİOĞLU vardı..
Onların yokluğunu anlayabiliriz..
Ama ya sen..
Söyler misin, neden yağmıyorsun kar?
NEDEN YAĞMADIN SÖYLE KAR?
Edirne, 24/02/2007

2 yorum:

  1. neden yağsın ki KAR?hangi gerçek sevgili beklenecek,nerede ve ne zamana kadar bekliyecek,onun hiç bir suçu yok yağmamakta,o temiz ve saf Aşkı düşündürüyor iyi niyetiyle bizlere ve yaşatıyor yaşamasını bilenlere.Çocukluğumda anlatırdı ANNEM "her bir kar tanesini,bir melek atarmış yeryüzüne"özlüyorum o günlerimi,sabah uyandığımda bembeyaz bir örtü görmeyi,yürürken çıkardığı sesi,kardan adam yapıp burnuna HAVUÇ takmayı,kartopu savaşlarını,çatılardan yere kadar sarkan buzları, geceleri pencereden durmaksızın yağan KARa bakmak ve sıcak SAHLEP içmeyi ÖZLEDİM.Umutlarınızın kartaneleri gibi bembeyaz olması dileğimle.BUĞULU GÖZLER.

    YanıtlaSil
  2. İlk aklıma gelen siz oldunuz,lapa lapa yağarken"KAR".Yazınız kaç kere okunmuş olmalı ki"neden yağmadın kar"diye sitemler ettik.Heryer bembeyaz.Beyaz-saflık,temizlik,ferahlık veren bir renktir içimizde bu rengi tutmayı bilen çok az insan var."Unutulmak"demiştiniz,nasıl unutalım sizleri ,yazılarınızı okudukça anımsıyor ,kulaklarınız ÇIN ÇIN çınlatıyoruz.Siz ve Eşiniz topluma örnek olmuş insanlarsınız.Görev ne ki, gelip geçer,arkanızda bırakacağınız tek bir şey var isminiz"İBRAHİM ETHEM DİKMEN"sevenleriniz sizi hep bu isimle yaşatacaklar.Tertemiz,Bembeyaz günler sizlerin olsun,özlemle.BUĞULU GÖZLER.

    YanıtlaSil

SEN YAŞTAYIM

İNSANIN MAVİSİ

  Bu sabah deniz, kendimin "Di'li geçmiş zaman"ı. Bir vakit bendeki mavinin solmamış hali. Çocukça güldüren, aşkça ürperten, b...