Salı, Ekim 04, 2022

BİBLO TAMİRCİSİ

 


Yalnızlık, nereye gideceğini bilir sende. Gözü kapalı bilir. 

O ki, yol verdin ya sen bir kez ona, hayatında aldığın en pahalı yolcu bileti cebindedir artık, iki kişilik ve tek yön olanından hem. 

Hoşlanmadığın bir misafir geldiğini göre göre, kapı arkasından "kim o" saçmalığındaki bir soruya sığınışın var ya, acınası çaresizliğindir bilesin.

Hatırlasana, sen çağırdın da geldi, kişiye özel yalnızlığın.

Hadi artık ! El ele tutuşmuş gölgelerle bir yolculuk başlasın içinde.

Her şey flu, her şey sisler altında ne de olsa.. 

 Sözün özü, yalnızlığın eline tutunmuşsan çare diye, istikametin, yumruk kadar bir et parçasından ibaret yüreğindir artık. 

Kurtuluşun sandığın yalnızlığın, binlerce kilometrelik kılcal damarlarından taşır seni yüreğine, yolunu hiç şaşırmadan..

Ve teslim eder seni, zaten senin olduğunu zannettiğin o adrese. 

Demir Maskeli Adam'sındır artık kendi yüreğinde.

Aynasında hiç görüntü olmayansın.

The Count of Monte Cristo (Monte Kristo Kontu)' sun kendi zindanında.

Pupa yelken bir gemide forsasın, her an yalnızlıkla kırbaçlanan..  

Yalnızsın işte iliklerine kadar, ve bir kedi yemeği kadar yüreğinle yalnızsın ..

Karin'e kalsa; "bir sırt kadar yalnızsın" ..

Yalnızlığın, en ürpertici tanımlarından birini yapar Karin Karakaşlı "Yerleştirme" şiirinde; 


"Hadi bana ismini söyle

Harf sayılarından takip edelim kaderini

O ki sırt kadar yalnızsın

O ki şüphe güveleri üşüşmüş ruhuna

Herkes bir sussun istersin

duymak için içinde oynaşan ihtimalleri"


İnsanın sırtı uçsuz bucaksızdır. Kendi bozkırıdır mesafesiz. 

Çoğu kez görmediği, ama orada olduğunu bildiği güvenli bölgedir. 

Kendine yaslandığıdır, devasa dünyanın karşısında küçüldüğü zamanlarda.

Kötülüklerden yaralandığında, sıvazlanıp tedavi edildiği yerdir.

Bir de sarılmaların, fısıltılı aşk sözcüklerinin tanığıdır sırtın .. Sırlarla doludur .. Pamuklara  sarıp sarmaladığın anılarının cirit attığı bir mekandır.

Yalnızlık yürekte çöreklenir elbet dedik de .. Yürekçe yalnızlıktır kastettiğim.. 

Başkalarının da farkında olduğu yalnızlığındır bu, yüzüne yansıyandır.

Karin'in sözünü ettiği yalnızlığın yanında lafı bile olmaz, yürekçe yalnızlığının.

Sırt kadar yalnızsan eğer, yalnızlığın Sibirya'sındasın demektir. 

Senin bile dikkat etmediğin, başkaları tarafındansa hiç fark edilmeyen kuytularda kalmış bir yalnızlık düşmüştür payına. Gözden de, gönülden de sürgünlerce ırak ..

Takvime bak istersen, buzul çağını gösteriyor sırt yalnızlığın ..

Al o zaman, beyaz geceler ve limonlu votka tesellin olsun ..

Yürekçe yalnızlık, sırt yalnızlığı filan dedik ya, bir de biblo yalnızlığı var.

En çok porselenden olanını seviyorum bibloların.

Zamanı üzerinde dondurmuş, sonsuzca hareketsiz, ama beni kesintisiz izleyen bibloları oldum olası sevdim.  

Evin bir köşesinde, çoklukla bir sehpa üstünde ya da vitrinde yaşayan biblolar, yaşamımın en güvenilir tanıkları oldular.  

Dilleri mühürlü, ağzını bıçak açmayan, sadece izleyen, ama hep dosttu onlar..

Aynı şiirinde biblolar için şöyle diyor Karin Karakaşlı;


"Biblonun intiharıdır kayıp elinden

düşmesi

Gördün mü bak o bile uslu

duramadı koyduğun yerde

Korkma nolur

Korkan zalim olur

Acıya yerleştirme beni"


Canım Karin Karakaşlı !

Suçlu insanı temize çıkarmak için bibloyu intihar ettiren şair !

Kendi sakarlığımla kaç biblonun intiharına sebep olan ben, masum muyum dersin !

Her şey bir yana, hiçbir kalem bibloyu böylesine onurlandırmamıştır Karin, biblolarca teşekkür sana.

İntihar sonrası, kendi gibi yalnızlığı da parçalanır biblonun.

Ve parçalarından çoğalır yekpare yalnızlık, baş edilmez olur. 

Biblonun intiharı, senin de ondan vazgeçişindir bir bakıma.

Sanırsın çöp torbasına gidecek yalnızlığını alıp .. 

Ama intihar düşüşüyle dili çözülmüştür biblonun, her bir parçanın tanış olmayan bir dilden hüzünlü yardım çığlığı yetmez gibi, senden eksilen bir şey de razı olmaz böylesi bir gidişe.

Hadi o zaman, getirin bir Japon yapıştırıcı da telafi edelim sakarlığımızı ve yerine koyalım bibloyu orasından burasından tutturarak iğreti de olsa..

Biz yapamazsak eğer, bulalım bir Biblo Tamircisi en iyisinden!

Bilirsen eğer, biblo gibidir insan da, kırılmaya müsaittir, camdandır..

Onun  da kırıldığında çoğalır yalnızlığı.

Kendi parçalarının kesikleriyle dilimlenir insan, porselenden olmadığı için..

Ama, keşke çizgi filmdeki gibi olsaydı;

Kırılmış tahta atının başında ağlayan çocuğun yardımına koşan kırmızı pelerinli ve iyi kalpli sihirbaz; 'Abra Kadabra / At yeni ola' dediğinde, parçaları birleşip ayağa kalkan tahta at gibi kolayca iyileşebilseydi insan da kırılıp döküldüğünde..

Tuz buz olup parçalarına ayrıldığında, bir Mavi Saçlı Peri koşabilseydi yardımına, masallar ülkesinden uçarak gelen ..

Ya da Biblo Tamircisi tabelalı bir dükkanda, insan da toplanabilseydi keşke kırılmış parçalarından ..


( ibrahim ethem dikmen, Ekim/2022, İzmit )  



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

SEN YAŞTAYIM

İNSANIN MAVİSİ

  Bu sabah deniz, kendimin "Di'li geçmiş zaman"ı. Bir vakit bendeki mavinin solmamış hali. Çocukça güldüren, aşkça ürperten, b...